Ekonomimizi etkileyen serbest işletme birimleri en küçüğünden en büyüğüne kendi sahip oldukları öz kaynakları en gerçekçi şekilde kullanarak, en az gider harcaması ile en yüksek gelir elde etme amacındadırlar. Bunu dikkate aldığımızda verimlilik en önemli unsur olarak karşımıza çıkarken işletmenin kendini geliştirmesi de gelecekte ayakta kalabilmesi için şarttır. Hali hazırda kurulu işletmeler ya da bir projesi olup atılıp yapmak isteyen bireylerin dikkat etmesi gereken öncelikleri bunlardır.
Ülkemizde, özellikle serbest piyasa ekonomisine geçişten sonra, sanayi, ticaret ve hizmet sektörlerinde çok hızlı ilerlemeler kaydedilmiştir. Ancak tarım sektörü için aynı şeyleri söylememiz mümkün değildir. Ülkemizin tarım sektörü, bu ilerlemelerin çok gerisinde kalmıştır. Tarımla uğraşan insanımızın yani genel anlamda söylemek gerekirse çiftçimizin (hayvancılıkla uğraşanları da dâhil edebiliriz) büyük bir çoğunluğu geleneksel üretim yapısının hâkimiyeti altında kalmış ve kendini geliştirememiştir. Bu durumla karşılaşmamızın başlıca sebeplerinden biride devlet politikalarında çiftçinin istenen katkıyı alamaması ve belki de yeterli bilinçlendirmenin yapılamamasıdır.
Ülkemizde tarımsal üretime yönelik teknik anlamda bilimsel çalışmalar yapan Ziraat Fakültelerinin, yaptıkları geliştirici ve yenileyici çalışmalarının tarım sektörüne ve tarımsal üretim faaliyetlerine aktarılamaması önemli bir sorun olmuştur. Son 10 yıla kadar tek bir çatı altında üniversitelere öğrenci alan Ziraat Fakülteleri genel bir eğitim vermekteydi. Şimdi ise farklı dallara ayrılmış ve öğrenciler tercih yaparken daha bilinçli davranmaya başlamıştır. Örnek verecek olursak ziraat alanında uzmanlaşmak isteyen bir gencin önüne “Tarım Ekonomisi, Tarım Makineleri, Hayvancılık, Tarla Bitkileri vb…” birçok seçenek daha ilk tercihinde karşına çıkmaktadır. Böylece daha bilinçli ve kendini bilen bir kuşağın yetişmesi sağlanmıştır.
Tarımsal işletmecilik, yapısal niteliği ve işleyişi bakımından, ekonomide yer alan diğer sektördeki işletmelerden farklıdır. Tarımsal üretimin en önemli faktörü doğa ve iklim koşullarıdır. Üretimi etkileyen en belirleyici durumun bu olması farklılığın temel sebebini oluşturur. Tarım alanında yapılan tüm teknolojik çalışmalar, gelişme ve ilerlemeler; tarımın doğaya olan bağımlılığını azaltarak belirsizlik ve riski azaltmayı, böylece üretimde verim ve kalite artışını sağlamayı hedeflemelidir.
Bu Yazıya Tepkin Ne Oldu ?