Cümleten selamun aleyküm değerli arkadaşlar. Bu yazımızda sizlere Fetih suresinin Arapça yazılışını, okunuşunu ve Türkçe mealini paylaşacağız.
Fetih suresi, Kur’an-ı Kerim’in 48. suresidir ve toplam 4.5 sayfadan oluşmaktadır. Beşinci sayfası yarım olduğundan tamamı dört buçuk sayfa diyebiliriz. Fetih suresi toplam 29 ayetten oluşmaktadır. Fetih suresi ana konu olarak fetih, zafer, başarı konularını ele almaktadır. Şimdi Fetih suresinin Arapça yazılışını, okunuşunu ve Diyanet’in Türkçe mealini paylaşalım.
Başlıklar
Fetih Suresi Arapçası
Fetih Suresi 1. Sayfa
Fetih Suresi 2. Sayfa
Fetih Suresi 3. Sayfa
Fetih Suresi 4. Sayfa
Fetih Suresi 5. Sayfa
Fetih Suresi Arapça Okunuşu
Euzubillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim
- 1–) İnna fetahna leke fetham mübine
- 2–) Li yağfira lekellahü ma tegaddeme min zembike ve ma teahhara ve yütimme nı’metehu aleyke ve yehdiyeke sıratem müstegıma
- 3–) Ve yensurakellahü nasran azize
- 4–) Hüvellezı enzeles sekınete fı kulubil mü’minıne li yezdadu imanem mea ımanihim ve lillahi cünudüs semavati vel ard ve kanellahü alımen hakıma
- 5–) Li yüdhılel mü’minıne vel mü’minati cennatin tecrı min tahtihel enharu halidıne fıha ve yükeffira anhüm seyyiatihim ve kane zalike ındellahi fevzen azıyma
- 6–) Ve yüazzibel münafikıyne vel münafikati vel müşrikıne vel müşrikatiz zannıne billahi zannez sev’ aleyhim dairatüs sev’ ve ğadıbellahü aleyhim ve leanehüm ve eadde lehüm cehennem ve saet masıyra
- 7–) Ve lillahi cünudüs semavati vel ard ve kanellahü azızen hakıma
- 8–) İnna erselnake şahidev ve mübeşşirav ve nezıra
- 9–) Li tü’minu billahi ve rasulihi ve tüazziruhu ve tuvekkiruh ve tusebbihuhu bükreten ve ezıyla
- 10–) İnnellezıne yübayiuneke innema yübayiunellah yedüllahi fevka eydıhim fe men nekese fe innema yenküsü ala nefsih ve men evfa bi ma ahede aleyhüllahe fe se yü’tıhi ecran azıyma
- 11–) Se yekulü lekel mühallefune minel a’rabi şeğaletna emvalüna ve ehluna festağfir lena yekulune bi elsinetihim ma leyse fi kulubihim Kul fe mey yemlikü leküm minellahi şey’en in erade biküm darran ev erade biküm nefa bel kanellahü bima ta’melune habıra
- 12–) Bel zanentüm el ley yenkaliber rasulü vel mü’minune ila ehlıhim ebedev ve züyyine zalike fı kulubiküm ve zanentüm zannes sev’ ve küntüm kavmen bura
- 13–) Ve mel lem yü mim billahi ve rasulihı fe inna a’tedna lil kafirıne seıyra
- 14–) Ve lillahi mülküs semavati vel ard yağfiru li mey yeşaü ve yüazzibü mey yeşa’ ve kanellahü ğafurar rahıyma
- 15–) Se yekulül mühallefune izen talaktüm ila meğanime li te’huzuha zeruna nettebı’küm yürıdune ey yübeddilu kelamellah kul len tettebiuna kezaliküm kalellahü min kabl fe se yekulune bel tahsüdunena bel kanu la yefkahune illa kalıla
- 16–) Kul lil muhallefıne minel a’rabi se tüd’avne ila kavmin ülı be’sin şedıdin tükatilunehüm ev yüslimun fe in tütıy’u yü’tikümüllahü ecran hasena ve in tetevellev kema tevelleytüm min kablü yüazzibküm azaben elıma
- 17–) Leyse alel a’ma haracüv ve la alel a’raci haracüv ve la alel meriydı harac ve mey yütıılahe ve rasulehu yüdhılhü cennatin tecrı min tahtihel enhar ve mey yetevelle yüazzibhü azaben elıma
- 18–) Le kad radıyallahü anil mü’minıne iz yübayiuneke tahteş şecerati fe alime ma fı kulubihim fe enzeles sekınete aleyhim ve esabehüm fethan karıba
- 19–) Ve meğanime kesiraten yehuzuneha ve kânallahü aziyzen hakiyma
- 20–) Ve adekümüllahü meğanime kesiraten te’huzuneha fe accele leküm hazihı ve keffe eydiyen nasi anküm ve li tekune ayetel lil mü’minıne ve yehdiyeküm sıratam müstekıyma
- 21–) Ve uhra lem takdiru aleyha kad ehatallahü biha ve kanellahü ala külli şey’in kadıra
- 22–) Ve lev katelekümüllezıne keferu le vellevül edbara sümme la yecidune veliyyev ve la nesıyra
- 23–) Sünnetellahilletı kad halet min kabl Ve len tecide li sünnetillahi tebdıla
- 24–) Ve hüvellezı keffe eydiyehüm anküm ve eydiyeküm anhüm bi batni mekkete mim ba’di en azferaküm aleyhim ve kanellahü bi ma ta’melune basıyra
- 25–) Hümüllezıne keferu ve sadduküm anil mescidil harami vel hedye ma’kufen ey yeblüğa mehılleh ve lev la ricalüm mü’minune ve nisaüm mü’minatül lem ta’lemuhüm en tetauhüm fe tüsıybeküm minhüm mearratüm bi ğayri ılm li yüdhılellahü fı rahmetihı mey yeşa’ lev tezeyyelu le azzebnellezıne keferu minhüm azaben elıma
- 26–) İz cealellezıne keferu fi kulubihimül hamiyyete hameyyetel cahiliyyeti fe enzelellahü sekınetehu ala rasulihi ve alel mü’minıne ve elzemehüm kelimetet takva ve kanu ehakka biha ve ehleha ve kanellahü bi külli şey’in alıma
- 27–) Le kad sadekallahü rasulehür ru’ya bil hakk le tedhulünnel mescidel harame in şaellahü aminıne muhallikıyne ruuseküm ve mükassıriyne la tehafun fe alime ma lem ta’lemu fe ceale min duni zalike fethan karıba
- 28–) Hüvellezı ersele rasulehu bil hüda ve dınil hakkı li yuzhirahu aled dıni küllih Ve kefa billahi şehıda
- 29–) Muhammedür rasulüllah vellezıne meahu eşiddaü alel küffari ruhamaü beynehüm terahüm rukkean süccedey yebteğune fadlem minellahi ve rıdvana sımahüm fı vücuhihim min eseris sücud zalike meselühüm fit tevrati ve meselühüm fil incıl ke zer’ın ahrace şat’ehu fe azerahu festağleza festeva ala sukıhı yu’cibüz zürraa li yeğıyza bihimül küffar veadellahüllezıne amenu ve amilus salihati minhüm mağfiratev ve ecran azıyma
NOT = Arapça biliyorsanız Fetih suresini Arapça Kur’an’ı Kerim’e bakarak okumanızı tavsiye ederiz. Buradaki gibi Türkçe olarak okuduğunuzda talim ve tecvid hataları yapılabiliyor. Haliyle en doğru okunuş şekli Arapça’sından olmaktadır. Eğer Arapça bilmiyorum diyorsanız youtube vb. sitelerden Fetih suresi okuyan hafızları veya imamları dinleyebilirsizin ve onlara eşlik ederek sizler de okuma yapabilirsiniz. Allah şimdiden okuduğunuz sureleri kabul eylesin. Amin.
Fetih Suresi Türkçe Meali
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah (c.c.)’ın adıyla.
- 1–) Biz sana doğrusu apaçık bir fetih ihsan ettik.
- 2–) Böylece Allah, senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru bir yola iletir.
- 3–) Ve sana şanlı bir zaferle yardım eder.
- 4–) İmanlarını bir kat daha arttırsınlar diye müminlerin kalplerine güven indiren O’dur. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah bilendir, her şeyi hikmetle yapandır.
- 5–) (Bütün bu lütuflar) mümin erkeklerle mümin kadınları, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyması, onların günahlarını örtmesi içindir. İşte bu, Allah katında büyük bir kurtuluştur.
- 6–) (Bir de bunlar) Allah hakkında kötü zanda bulunan münafık erkeklere ve münafık kadınlara, Allah’a ortak koşan erkeklere ve ortak koşan kadınlara azap etmesi içindir. Müslümanlar için bekledikleri kötülük çemberi başlarına gelsin! Allah onlara gazap etmiş, lânetlemiş ve cehennemi kendilerine hazırlamıştır. Orası ne kötü bir yerdir!
- 7–) Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah azîzdir, hakîmdir.
- 8–) Şüphesiz biz seni, şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
- 9–) Ta ki (ey müminler!) Allah’a ve Resûlüne iman edesiniz, Resûlüne yardım edesiniz, O’na saygı gösteresiniz ve sabah akşam Allah’ı tesbih edesiniz.
- 10–) Muhakkak ki sana biat edenler ancak Allah’a biat etmektedirler. Allah’ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdini bozarsa, ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah ile olan ahdine vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir.
- 11–) Bedevîlerden geri kalmış olanlar, sana diyecekler ki: “Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu. Allah’tan bizim bağışlanmamızı dile.” Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki: Allah size bir zarar gelmesini dilerse veya bir fayda elde etmenizi isterse O’na karşı kimin bir şeye gücü yetebilir? Kaldı ki, Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
- 12–) Aslında siz Peygamberin ve müminlerin ailelerine bir daha dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu sizin gönüllerinize güzel göründü de kötü zanda bulundunuz ve helâki hak etmiş bir topluluk oldunuz.
- 13–) Kim Allah’a ve Resûlüne iman etmezse bilsin ki biz, kâfirler için çılgın bir ateş hazırlamışızdır.
- 14–) Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. O, dilediğini bağışlar, dilediğine ceza verir. Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
- 15–) Siz ganimetleri almak için gittiğinizde seferden geri kalanlar: Bırakın, biz de arkanıza düşelim, diyeceklerdir. Onlar, Allah’ın sözünü değiştirmek isterler. De ki: “Siz asla bizim peşimize düşmeyeceksiniz! Allah daha önce sizin için böyle buyurmuştur.” Onlar size: Hayır, bizi kıskanıyorsunuz, diyeceklerdir. Bilâkis onlar, pek az anlayan kimselerdir.
- 16–) Bedevîlerden (seferden) geri kalmış olanlara de ki: Siz yakında çok kuvvetli bir kavme karşı savaşmaya çağırılacaksınız. Onlarla, teslim oluncaya kadar savaşacaksınız. Eğer emre itaat ederseniz, Allah size güzel bir mükâfat verir. Ama önceden döndüğünüz gibi yine dönecek olursanız sizi acıklı bir azaba uğratır.
- 17–) Köre vebal yoktur, topala da vebal yoktur, hastaya da vebal yoktur. (Bunlar savaşa katılmak zorunda değildirler.) Kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Kim de geri kalırsa, onu acı bir azaba uğratır.
- 18–) Andolsun ki o ağacın altında sana biat ederlerken Allah, o müminlerden razı olmuştur. Kalplerinde olanı bilmiş, onlara güven duygusu vermiş ve onları pek yakın bir fetihle ödüllendirmiştir.
- 19–) Yine onları elde edecekleri birçok ganimetlerle de mükâfalandırdı. Allah üstündür, hikmet sahibidir.
- 20–) Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimet vâdetmiştir. (Bu ganimetlerden) işte şunları hemen vermiş ve insanların ellerini sizden çekmiştir ki bu, müminlere bir işaret olsun ve sizi dosdoğru yola iletsin.
- 21–) Henüz elde edemediğiniz başka ganimetler de vardır ki, onlar Allah’ın bilgi ve kudreti dahilindedir. Allah, her şeye kadirdir.
- 22–) Eğer kâfirler sizinle savaşsalardı, arkalarına dönüp kaçarlardı. Sonra bir dost ve yardımcı da bulamazlardı.
- 23–) Allah’ın, ötedenberi süregelen kanunu budur. Allah’ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın.
- 24–) O sizi onlara karşı muzaffer kıldıktan sonra, Mekke’nin içinde onların ellerini sizden, sizin ellerinizi de onlardan çekendir. Allah, yaptıklarınızı görendir.
- 25–) Onlar, inkâr eden ve sizin Mescid-i Haram’ı ziyaretinizi ve bekletilen kurbanların yerlerine ulaşmasını menedenlerdir. Eğer (Mekke’de) kendilerini henüz tanımadığınız mümin erkeklerle mümin kadınları bilmeyerek çiğnemeniz sebebiyle üzüntüye kapılmanız ihtimali olmasaydı (Allah savaşı önlemezdi). Dilediklerine rahmet etmek için Allah böyle yapmıştır. Eğer onlar birbirinden ayrılmış olsalardı elbette onlardan inkâr edenleri elemli bir azaba çarptırırdık.
- 26–) O zaman inkâr edenler, kalplerine taassubu, cahiliye taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah da elçisine ve müminlere sükûnet ve güvenini indirdi, onların takvâ sözünü tutmalarını sağladı. Zaten onlar buna lâyık ve ehil kimselerdi. Allah her şeyi bilendir.
- 27–) Andolsun ki Allah, elçisinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse siz güven içinde başlarınızı tıraş etmiş ve kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram’a gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinizi bilir. İşte bundan önce size yakın bir fetih verdi.
- 28–) Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderen O’dur. Şahit olarak Allah yeter.
- 29–) Muhammed Allah’ın elçisidir. Beraberinde bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükûya varırken, secde ederken görürsün. Allah’tan lütuf ve rıza isterler. Onların nişanları yüzlerindeki secde izidir. Bu, onların Tevrat’taki vasıflarıdır. İncil’deki vasıfları da şöyledir: Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ekicilerin de hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir. Allah onlardan inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük mükâfat vâdetmiştir.
NOT = Türkçe meali Diyanet İşleri Başkanlığı’nın mealidir.
Bu Yazıya Tepkin Ne Oldu ?