Merhabalar arkadaşlar bir arkadaşın isteği üzerine bu yazıyı yazıyorum. Arkadaşın Türkçe öğretmeni hikaye yazma ödevi vermiş. Arkadaş da kendi kafasından kısa bir hikaye yazmış ve bu hikayeyi öğretmenine göstermiş. Öğretmeni de çok beğenmiş. Hal böyle olunca bu hikayeyi sitende paylaşır mısın demişti. Bende tabii ki neden olmasın dedim ve şimdi “Alinin Babalığı” adlı kısa bir hikayeyle sizi baş başa bırakıyorum…
Alinin Babalığı;
Ali henüz 8 yaşında bir çocuktu. İlkokul 3. sınıfa gidiyordu. Ailesiyle birlikte Sarıyer’in sahil kısımlarına yakın yerinde ikamet ediyordu. Toplam 5 kardeşlerdi. Alinin babası küçükken geçirdiği bir kaza yüzünden felç olmuştu, çalışamıyordu. Ali de yaşı ilerlemesiyle babasının felç olup işsiz olduğunu anlayabilmişti. Bu duruma çok üzülüyordu kendisi. Henüz çocuk yaşta yokluğun ne demek olduğunu anlamıştı. En büyük hayali ise bir gün biriktirdiği bütün paralarla evdeki herkesin karnını doyurmaktı. Çünkü ne zamandan beri evlerinde Aliye göre doğru düzgün bir şey yenmiyordu. Annesi de çaresizdi Alinin. Ara sıra temizlik yapmaya gidiyor ama daha çok evde en küçük ikiz çocuklarıyla ilgileniyordu. Evde okula bir tek Ali gidiyordu. Her gün ona okulda arkadaşlarına karşı rencide olmasın diyerekten Alinin annesi ona 50 kuruş verebiliyordu. Ama Ali o en büyük hayalini gerçekleştirmesi için okulda parasını hiç harcamıyordu. Hep biriktiriyordu. Acıktığı zamanlar sabrediyordu o küçük yaşına rağmen. Belki babası felç idi çalışamıyordu lakin Ali bu davranışından ötürü tam bir babalık sergilemişti. En sonunda evdeki herkesi doyuracak kadar para biriktirmişti Ali. Bir cuma günü evdeki biriktirdiği bütün paralarını sakladığı yerden çıkarmıştı ve yanında okula götürmüştü. İstiklal marşı okunduktan sonra çabucak markete gitmişti. Buradan istediği yiyecekleri ve içecekleri ailesi meraklanmasın diyerekten çabucak alışverişini yapmıştı ve evin yolunu tutmuştu. Küçücük çocuğun elinde iki dolu poşet vardı ve tam ana caddeyi karşıdan karşıya geçerken Aliyi ambulans ezdi. Gerçekten çok acıklı bir durum ama hayat kısa kaderi gelmişti ve ölmüştü yaradanı sorgulamamak gerekir. Sonuç olarak ambulansta bir çağrı üzerine yola çıkmıştı. Ve o ambulansta Alinin babasını almaya gidiyordu. Alinin babası kalp krizi geçirmişti ve annesi hemen ambulansı aramıştı. İşte Alinin en büyük hayalide gerçekleşemedi. Hem Ali hem de babası hayata gözlerini yumdular. Belki de yaşasaydı ikisi Ali ailecek son kez boğazından bir şeyler geçirseydi. Ama işte hayat kısa yarına çıkacağımız belli değil.
Şimdiden sevdiklerimizle iyi vakit geçirelim. Onları aramaya çalışalım hal hatır sormaya çalışalım. Aileden, akrabadan önemli bir şey yok bu dünyada. İlk önce değer vereceğimiz insanlardır onlar. Ailemiz olmazsa biz ne yaparız. O yüzden “vakit varken tomurcukları toplamalıyız zaman hala uçup gidiyor ve bugün gülümseyen bu çiçek yarın ölüyor olabilir“.
NOT=”Emre’nin Yaşı Kaçtı Ki…” adlı ikinci bir hikayeyi buradan ulaşarak okuyabilirsiniz.
Bu Yazıya Tepkin Ne Oldu ?
Bunu çok sevdim çok.
Müthiş olmuş bu
pardon anlamadım diye dedim ama muthiş olmuş…
çok güzel olmuş
güzel paylaşım teşekkürler 🙂
lütfen biraz daha uzatın hemen bugun
Arkadaşlar çok teşekkür ederim sınıfta birinci oldum.
Ayyy üzüldüm
bu bir olay hikayesimi veya durum hikayesimi ?
Merhabalar, bu hikaye durum hikayesine daha çok benzemektedir.Hayattan bir kesit anlatıldığı için durum hikayesi diyebiliriz.
başarılı bir blog tebrikler
[…] iyi günler dileriz.Daha önceden “Alinin Babalığı” adlı hikayesini paylaşan arkadaşımız bu sefer yeni bir hikayesini bizlere yolladı ve […]
Çok üzücü hikaye
çok güzel olmuş